Issız adada bir başınıza..
İnsanız makine değil, etten kemikten, her şeyden etkilenebilen, doğal olarak ta duygudan oluşan varlıklarız. Peki, bu denli hassas yapısıyla insanoğlu ne yapmalı da hayat denen bu inişli çıkışlı, keskin virajlarla dolu yolu en az zararla geçmeli?
Bunun tek yolu; geçmişi geçmişte bırakmaktır; ancak ve ancak yaşanmışlıkları geride bırakarak kendinizi koruyabilir ve mutlu olabilirsiniz ve ancak bu şekilde hayatınızı anlamlı ve yaşanır kılabilirsiniz.
Örneğin, biri size bir haksızlık mı yaptı, buna karşılık siz de intikam duygusuyla mı yanıp tutuşuyorsunuz? Bu öyle, filmlerdeki gibi; bir tuzak kurun ve olacakları keyifle izlemeye koyulun..! şeklinde değildir.
Gerçek hayatta reyting kaygısı yaşanmadığından olsa gerek, senaryo biraz daha farklı yazılıyor.
Benim size tavsiyem, unutmaya çalışın, kötülüğü de, kötülüğü yapan kişiyi de gündeminizden uzaklaştırıp, geride bırakın.
Negatiflikleri geride bıraktığınızda içsel huzurunuzu sağlayarak, en güzel intikamı almış olacaksınız. Bu arada, adına ister karma, ister ilahi adalet, ne derseniz deyin, sistem sizin için çalışmaya devam edecektir rahat olun..
Bazen hayatımıza öyle insanlar girer ki; onları belli amaca hizmet etmek, bize kim olduğumuzu ya da kim olmak istediğimizi bulmamıza yardım etmek için geldiklerini, yaşananlardan sonra çıkarttığımız derslerle anlarız.
Bizim kendimizi tanımamıza yardımcı olan bu insanlardan kimi zaman, beklediğimiz tepkilerin tersini görebiliriz, sağı gösterirken soldan yumruk yemek gibi, hayat tamamen sürprizlerle doludur.
Hayatın gizemidir bizim ondan vazgeçmeme sebebimiz, bir sonraki nefesimizde ne olacak bilemeyiz, belki öleceğiz, kim bilir belki de milyoner olacağız, işte bu yüzden “gün doğmadan neler doğar” sözünü doğrulamaya çalışırız yaşamımız boyunca.
Bazen hayatınızda öyle olaylar yaşarsınız ki; o anda bu olaylar size korkunç, acı dolu, hatta haksızlık gibi görünebilir. Ancak, rüzgar susup, fırtına dindikten sonra; direncinizin, azminizin ve cesaretinizin farkına varırsınız.
Hayatın akışı bir döngüdür aslında, her olayın bir gerçekleşme nedeni vardır.
Yaşanan iyi ya da kötü olaylar, iyi ya da kötü ilişkiler, aslında fiziksel ve zihinsel sınırlarımızı test eden, bizleri olgunlaşma sürecinde bir adım daha ileri taşıyan fırsatlardır.
Bir düşünün : İster olaylar, isterse de ilişkiler olsun, bu karışık testler olmasaydı, örneğin; her şey, iyi, güzel ve kolay olsaydı, hayat düz ve sıkıcı bir yol gibi uzayıp gitmez miydi?
Kötüyü yaşamadan iyiyi bilemeyiz, nefreti tatmadan sevgiyi hissedemeyiz, korkuyu yaşamazsak cesareti tanıyamayız, peki ya, karanlıkta kalmadan ışığın değerini nasıl anlayabiliriz?
Dümdüz bir yol canlandırın gözünüzde, etrafta ne bir ağaç, ne bir dönemeç, ne geçilecek bir ırmak, ne üzerinden atlanacak bir kütük parçası var, her şey kontrol altında, güvenli ve rahat.
Evet güvenli ve rahat, ancak gel gelelim boş ve amaçsız...
Yaşamınızı ve düşüncelerinizi etkileyen insanlar, kimliğinizi ve karakterinizi yaratan insanlardır.
Issız bir adada tek başınıza kalsaydınız, size iyilik de, kötülük de yapan olmazdı.
İyi deneyimler de, kötü deneyimler de birilerinden öğrenilir.
Kötü deneyimleri yaşamak zorlayıcı da olsa, en önemli ve aklımızda kalıcı olanlar onlardır..
Her günün tadını çıkarıp, her anın değerini bilmek gerek.
Daha önce belki de konuşmaya değer bulmadığınız veya zaman bulamadığınız insanlarla sohbet edin, onları dinleyin, özellikle çocuklarla iletişimde olun, onlardan öğreneceğimiz, belki de hatırlamamız gereken öyle çok şey var ki..
Açık olun, kendinizi özgürleştirin.
İçinizde zaten var olan ama, üstünü örttüğünüz içsel enerjinizi ve güzelliğinizi ortaya çıkartın, siz enerji dolu ve eşsiz bir varlıksınız.
Önyargılarınızdan uzaklaşın, en önce kendinize önyargısız ve iyi davranmayı öğrenin, her zaman içinizdeki çocuğu düşünün ve kendinizi bağışlamayı seçin. ASK..
448
hit