NE OLDU BİZE!..

  • 05
    MAY
    NE OLDU BİZE!..

    NE OLDU BİZE!..

    Günümüzde yaratılmış olan teknoloji gürültüsü arasında gerçek bolluğun ne olduğunu unuttuk!.

    Elimizdekilerin kıymetini anlamayı ve onurlandırmayı ihmal ettik!.

    Kendimizle baş başa kalıp yüzleşmekten, iç sesimizin bize söyleyeceği şeyleri duymaktan korkar hale geldik!.

    Ne oldu bize, ne oldu dostlar!..

    “Vefa” kelimesi çok uzun zamandır rafa kalktı, akıllarda kalan bir semt adı sadece.

    “Kadir kıymet bilmek” günümüzde deyimler sözlüğünde bir tanım yalnızca.

    Ne oldu bize!..

    Anne babalar çocuklarını güya açık havaya çıkartmışlar, herkesin elinde bir teknolojik oyuncak, bedenleri dışarıda, ama beyinleri bir kapanın içinde sıkışmış gün yüzüne hasret!.

    Gençler, güya bir kafede sohbete gelmişler, birbirlerinin yüzlerine bakmadan, arada bir kahvelerini yudumlayıp sohbet! ettiklerini sanıyorlar.

    Bir restorana gidiyorsunuz, masada ister iki kişi olsun, ister on kişi hiçbir önemi yok, aslında hepsi oyuncaklarıyla baş başa, yanındakileri gördükleri, duydukları yok.

    Evvelden bir kafeye yalnız gitmeyi tercih etmezdi insanlar, mutlaka bir dost bir ahbap olmalıydı, “kahve bahane sohbet şahaneydi” çünkü,  insanlar birbirlerini can kulağıyla dinlerdi,  “bir kahvenin kırk yıl hatırı vardı” o zamanlar.

    Şimdiyse hatır, gönül, kadir kıymet bilmez olduk, kimsenin kimseye ihtiyacı kalmadı, yeter ki gidilen yerin sınırsız interneti olsun!!

    Ne oldu bize!..

    Günün birinde, hastalandığınızda elinizdeki telefonunuz mu soracak hatırınızı, terfi ettiğinizde ilk önce o mu tebrik edecek ya da bebeğiniz olduğunda ilk o mu kutlamaya gelecek, bir ayrılık yaşadığınızda onun omzunda mı ağlayacaksınız yoksa!!

    Ne oldu bize!..

    Sosyal medya aracılığıyla gelen doğum günü mesajları ve beğenilerle yetinir hale geldik, silkelenin a dostlar!.

    Ne oldu bize.

    Gelin bir hesap yapalım, sizi bir haftada kaç kişi arayıp soruyor, gerçekten sizi merak edip hatırınızı soruyor, “nasılsın?” diyor.

    Bir düşünün bakalım, kaç tane yakın arkadaşınız var, iyi günde kötü günde her an ulaşabileceğiniz, gerçekten sizin duygularınızı önemseyen; bir iki kişiyse çok iyi, üç beş kişiyse çok şanslısınız, aman kıymetini bilin kaybetmeyin onları.

     

    Tüm bunlar size bir şey ifade ediyor mu, kendinizden bir parça buluyor musunuz?

    Bir bebek için, elle tutulan gözle görülen somut şeyler nasıl ki daha çok anlam ifade ediyor, anlamasını, öğrenmesini sağlıyor ve onu hayata bağlıyorsa; yaş ilerledikçe de öyle, insanoğlu hayata tutunabilmek için, nesnel varlığı olan şeylere daha çok ihtiyaç duyuyor.

    Uçan kaçan, hiçbir somut varlığı olmayan bu duygu geçişleriyle hayatınızı tüketmek yerine, gelin hayatınızı yaşayın.

    Unutmayın, ne sahildeki kumları sayabilirsiniz ne de gökteki yıldızları, ama sevdiklerinizin elini tutabilir, yakınlarınızın varlığını hissedebilirsiniz, daha az önünüze bakarsanız, eşinizin, çocuğunuzun gözlerinde kendinizi, daha çok görebilirsiniz.

    Hava gibi, su gibi önemli ve gerekli olan da  bu değil mi! ASK..

    445 hit